31 Mart yerel seçimlerinde bazı bölgelerde dengeler değişti. AK Parti, kalesi olarak görülen bazı kentlerde seçimi kaybetti.
Kesin olmayan sonuçlara göre, Türkiye geneli belediye başkanlığında CHP 35, AK Parti 24, DEM Parti 10, MHP 8, Yeniden Refah Partisi 2, BBP 1, İYİ Parti 1 belediye başkanlığı kazandı. 30 büyükşehir belediye başkanlığı seçiminde ise CHP 14, AK Parti 12, DEM Parti 3, Yeniden Refah Partisi 1 belediye başkanlığı kazandı.
Kanal 7 Ankara Temsilcisi ve Haber7 yazarı Mehmet Acet AK Part’nin 31 Mart seçim sonuçlarını Turgut Özal’ın liderliğindeki ANAP’ın 1989 seçilerinde yaşadığı seçim sonuçlarına benzeterek çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.
“AK PARTİ 22 SENE ÜST ÜSTE 18 TANE SEÇİM VE BUNLARDAN ZAFERLE ÇIKMIŞ BİR PARTİ”
İşte Mehmet Acet’in sözleri;
Sandığın şakası yoktur. Seçmenin de kimseye iltiması olmuyor. Kendi baktığı yerden hak ettiğine hak ettiği kadar veriyor.
Sağlıklı bir şekilde bu mesajların analiz edilmesi, okunması gerekiyor. 22 sene üst üste 18 tane seçim ve bunlardan zaferle çıkmış bir parti.
“DEMİREL ÖZAL’IN KARŞISINA GEÇİP ‘BU ÜLKENİN YÜZDE 80’I SENİN KARŞINDA’ DİYOR”
1989 seçimlerini hatırlatırım böyle zamanlarda yani yerel seçimlerde bazen seçmenin elinin ağır olması meselesi daha çok kendini belli ediyor. Türkiye 1070’leri yaşamış büyük kaos büyük krizler, onun üzerine 12 Eylül darbesi, sonra 1984’te Turgut Özel Anavatan Partisi iş başına (Yüzde 41) geliyor. Sonrasında ciddi bir kalkınma hamlesi ve ülke bambaşka bir yere geliyor. Ama aradan 6 yıl geçtikten sonra 1989 seçimlerinde Anavatan partisi yüzde 21,75 oy alabiliyor. Sonra da Süleyman Demirel Özal’ın karşısına geçip “Bu ülkenin yüzde 80’i senin karşında” diyor.
“YEREL SEÇİMDE SEÇMEN FATURA KESMEK İSTİYOR”
Verilen derslerle alakalı bu ölçüyü de iyi analiz etmek lazım. yerel seçimler seçmenin mesaj vermek istediği, fatura kesmek istediği seçimler olarak karşımıza çıkıyor. O nedenle bu sorumluluğu yerelden başlayarak belediye başkanlarının hatta belediye meclis üyelerinin yerel siyasetçilerin, teşkilatların, attıkları her adımda aldıkları her kararda vatandaşla olan münasebetlerinde, kaynakların kullanımında, siyaseti bir zenginleşme aracı olarak kullanmama anlamında herkesin bu titizliği daha fazla göstermesi gerekir.
“MURAT KURUM İSTANBUL İÇİN ŞANSTI”
Bence Murat Kurum İstanbul için bir fırsattı, şanstı. Hangi isim daha iyi belediye başkanlığı yapar diye sorulduğunda İmamoğlu’ndan daha iyi belediyecilik yapar. Ben bu konuda zihnimde çok netim. ne oldu, başka başka faktörler başka başka sonuçları ortaya çıkardı. yerelden genele kadar silsile içinde herkesin alması gereken çıkarması gereken dersler var.
1984 YEREL SEÇİMLERİ
12 Eylül Darbesinden sonra yapılan ilk mahalli idareler seçimi olan 1984 Türkiye yerel seçimlerinde Anavatan Partisi (ANAP) %41,5 oy alarak birinci parti olmuştu. Büyükşehir Belediye Başkanlığı Seçimlerinde oyu ise %50 olan ANAP 67 ilden İstanbul, Ankara ve İzmir ile birlikte 55’ini aldı. Seçimde 67 ilden 8’inde SODEP, 2’sinde MDP ve 2’sinde Refah Partisi seçimleri kazandı.
Ağrı belediye başkanlığı seçiminde ANAP ve MDP adaylarının eşit sayıda (2083’er) oy alması üzerine kur’a çekimini müteakip MDP adayı Baki Erarslan belediye başkanlığını kazandı.[1] Ancak seçimler itiraz sonucu 5 Ağustos 1984 günü tekrarlandı ve ANAP lehine kesinleşti.
1989 YEREL SEÇİMLERİ
1989’da 7 siyasi partinin katıldığı yerel seçimlerinde % 28.7 oy alan Sosyal demokrat Halkçı Parti (SHP) birinci parti oldu. 1984 yerel seçimleriyle karşılaştırıldığında oyları yaklaşık 20 puan gerileyen iktidardaki ANAP, SHP ve Doğru Yol Partisi’nin (DYP) ardından üçüncü oldu.
SHP, başta İstanbul, Ankara ve İzmir olmak üzere 39 ilin belediye başkanlıklarını kazandı. SHP’yi 16 ille DYP, 5 ille Refah Partisi, üçer ille ANAP (Bitlis, Hakkâri, Malatya) ve MÇP (Elazığ, Erzincan, Yozgat) izledi. 1 ilde de (Tunceli) bağımsız aday kazandı.