CHP’nin 38. olağan kurultayı, Mayıs 2010’da genel başkanlık koltuğuna oturan Kemal Kılıçdaroğlu döneminin en “bilinemez” buluşmasıydı.
2010’da, kullanılan bütün geçerli oyları alarak CHP’nin başına geçen Kılıçdaroğlu dün “son kez” göreve talip olduğunu açıkladı.
Böylece Ankara’da günlerdir konuşulan “en güçlü olasılık” gerçekleşmiş oldu. Özellikle partinin Meclis grubunda genel başkanın 13 yıllık süreci kendi kararıyla görünür gelecekte noktalaması önerisi çok konuşuluyordu.
Kılıçdaroğlu, “Bir sonraki kurultayda sizin aranızda olacağım” diyerek “son kez” oy istedi. O sırada tribünlerde duygusal bir dalgalanma yaşandı.
Kurultay salonunun etrafı her zamanki gibi başlıca “kulis” bölgesiydi.
Değişimden yana olanlarla Kılıçdaroğlu’nun son bir kez daha genel başkan seçilmesinden yana olanlar iç içe, yan yana, karşı karşıya idi. Özellikle Anadolu illerinden gelenlerde üç dört ayrı eğilim dikkati çekiyordu. İl başkanı kesinlikle değişimci, delegeler Kılıçdaroğlu’nu destekliyor, ilin milletvekilleri renk vermekten yana değil, kadın kolları ve gençlik kolları her biri arasında dağılmış. Buna benzer çok sahne gördük.
Her iki tarafın savunucuları da kendi gerekçelerini ortaya koyarken karşı tarafı ikna etmekten yana değildi. Delegeler büyük ölçüde kararını vermişti. Ancak son andaki karar değişiklikleri “aleni” yapılmıyordu.
İki tarafın da “garanti” ettiği oy oranını topladığınızda delege sayısını geçiyordu!
Bir de her iki genel başkan adayına da imza verenler tartışması vardı. Bir ara bunun 200’e kadar çıktığı iddia edildi. CHP tüzüğüne göre genel başkan adaylarından sadece birine imza verebiliyorsunuz!
Prof. Dr. Örsan Öymen için imza toplamaya çalışanlar, delegelerin, “İl olarak grup kararı aldık. Başka bir adaya imza veremeyiz” sözüne isyan ediyordu.
Partililerin öbek öbek konuşmalarında başlıca ortak payda pazartesi gününden itibaren CHP’nin dışa dönmesiydi. Uzun yıllar partinin değişik kademelerinde görev yapmış bir CHP’li çevresine şöyle sesleniyordu:
-Arkadaşlar, bu iktidar bütün kurumları bitirdi ya da tamamen kendine ait hale getirdi. CHP son kaledir. Ona göre mücadelenizi yapın.
CHP kurultayları uzun süredir birinci gün genel başkanın, ikinci gün parti organlarının belirlendiği bir seçim zemini olarak geçiyor. Öteki partiler de öyle. Oysa 1980 öncesi kurultaylar ortalama 4-5 gün sürerdi. Örneğin 1947’de çok partili yaşama geçiş sürecinin altyapısını hazırlayan kurultay 17 gün sürmüştür.
Türkiye’deki iklimsel çölleşme gündemde ama bir o kadar da fikirsel çölleşme etkin. Bunu kırmanın öncülüğünü CHP yapabilir.